BURDUR 'DA SIRTLAN AVI

VE SOĞANLILI SARI MAHMUT

 

Hayati KUZUCU

Avcılık ,insanlık tarihiyle başlar ve günümüzde de çevre felaketlerinin büyük katkısıyla sayısız hayvanın soyunun tükenmesine rağmen malesef devam edip gitmektedir.Soyu tükenen hayvan cinslerinden birisi de Burdur çevresinin ünlü Sırtlanlarıdır.Ünlü diyoruz; çünkü sözünü ettiğimiz Burdur sırtlanı ,iki yüz yıl önce Avrupada basılan bir kitapta yer almıştır. Kaynağımız 1714 senesinde Burdur'a ikinci kez gelen Fransız seyyah Paul Lucas'tır.

Konuyla ilgili pasaj 1720 senesinde Amsterdam da basılan " Voyage du SieurPaul Lucas Dans La TurQuıe " adlı eserin 175. sayfasında bulunmaktadır.Burdur Gölü kenarından geçerken hayvanı gördüğü anlaşılan Lucas ,bu hayvanın resmini çizerek kitabına koymuştur.

 

İşte bu hayvanla alakalı ilginç bir olay :Adı bu gün Kumluca olarak değiştirilen Yarı köy Soğanlı mahallesi Karcayaka yaylasında(mezra) yaşanmıştır.Yaşayan kişi aynı yerde yaşayan Sarı Mahmut adında aslında Sarıkeçili yörüklerinden olan ve 1940 yılında yaklaşık altmış yaşın biraz üstünde vefat eden Mahmut AKKAYA'dır.Sarı Mahmut köyünde evlenmiş ,yaşı gelince askere alınmıştır.Askerde iken Balkan Harbi başlamış ve bu savaşa katılmıştır.Savaş sırasında esir düşmüştür.Esaretten kurtulup köyüne geri dönmüştür ;ancak seneler içinde eşi ölmüş, evi hanümanı dağılmış ,malı maşakatı telef olmuş hiç bir şeyi kalmamıştır.Yörüklerin yaşadığı köyünde (Burdur gölüne paralel olarak uzanan Söğüt dağları üzerindedir) çok sayıda koyun ve keçi sürüsü mevcuttur.

Sarı Mahmut'un döndüğü zaman dağlarda ,Paul Lucas'ın resmini çizdiği sırtlanlardan çok sayıda türemiş sürülere büyük zararlar vermektedirler. Kısacası sürü sahipleri büyük mal telefatı uğramaktadırlar . Çevre de avcılığı ile bilinen Sarı Mahmut'a sürü sahipleri bir teklifte bulunurlar .Her öldürdüğü sırtlan için misal ;ona bir koyun veya iki keçi vermeyi taahüt ederler.Sarı Mahmut teklifi kabul eder ;çünkü çaresizdir.İşin zorluğu ise Sırtlanların son derece tehlikeli saldırgan vahşi yaratıklar olmasıdır.Resimde görüldüğü üzere hayvan Afrika da bu gün yaşayan sırtlanlara benzememektedir.İnsanlar hayvandan çok korkmaktadırlar.Bilhassa ininden çıkınca korkunç bir sesle kükremesi deyim yerindeyse duyan herkesin nerdeyse ödünü patlatmaktadır.Avını yakalayınca örneğin keçiyi sadece başını yemekte ve gövdesine hiç dokunmamaktadır.İşte böyle tehlikeli bir işi kabul eden Sarı Mahmut, tüfeğini eline alır işe başlar.Zaman içinde avcılığını ve cesaretini göstererek sayısız sırtlanı vurur.Ve insanları bu beladan kurtarır.Ancak iş ödüle gelince herkes vaadini unutur.Yalnız içlerinden bir kişi- Sürünün içinden istediğini beğen al .-İşte der Sarı Mahmut oğluna bütün malımın mülkümün temeli bu oğlak ya da keçidir.

Vahşi hayvan dan bir kere korktuğunu söyler.

-Bir seferinde karşıdan üzerimize gelen sırtlana ateş ettim ama bir taşın arkasına girdi.Vurduğumu bildim ;ancak ölüp ölmediğini anlamak için taşın üstüne çıktım ,tam bakarken dehşetli bir sesle bana bir saldırdı ki işte o zaman korktum. Kalan diğer kurşunu sıkınca kurtuldum .Yanımda bulunan arşkadaşım Çökelek korkudan kendinden geçti.

Sonra ikinci eşi Rukiye hanımla evlenen Sarı Mahmut'un başından eşiyle alakalı ilginç bir olay geçer.Kavga ettiklerinden eşi babası evine kaçar.Bir gün tüfeğini alan Sarı Mahmut ,eşini geri getirmek için yola çıkar.Yolda bir insan izi görür peşine düşer.Önde giden eli tüfekli bir kadındır.İyive bakınca kadının eşi olduğunu anlar.Sessizce takip eder .Derken eşinin önünden bir tavşan kalkar ve hızla kaçmaya başlar .Rukiye hanım tek atışla tavşanı vurur.Sarı Mahmut'un gözleri faltaşı gibi açılır. Eşi esaslı avcıdır.Sessizce, hemencecik geri döner.

Asıl konumuz olan Burdur sırtlanı (Son bir kaç yıldır yurdumuz da tekrar görünmeye başlayan ve nesli tükendi zannedilen Anadolu Sırtlanına hiç benzememektedir) anlaşılan Söğüt dağlarında, Burdur gölü havzasında ;Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar yaşamış ve sonra nesli tükenmiştir.Bu gün bize kalan Lucas'ın çizdiği resim ve rahmetli Sarı Mahmut'un hikayesi kalmıştır.

Merhum Sarı Mahmut'un hikayesini bize anlatan, torunu Dr.Süleyman Oğuz İlköğretim okulu Müdürü Adem Akkaya'ya teşekkürler.

 

6.10.2011